Neden Akıncılar ve Neden Bugün?
Selamların en güzeli olan Allah’ın selamıyla tüm inanmış yürekleri selamlıyorum.
Akıncılar Derneği 1970’lerde gerek sosyolojik anlamda bir sivil toplum hareketi olarak gerekse de Türkiye İslami hareketleri içerisinde fikirsel ve eylemsel duruşunu korkusuzca ortaya koymuş, bunun bedelini de ödemiş ve yakın Türkiye tarihi içerisinde kendisine müstesna bir yer edinerek tarihe geçmiş bir teşkilattır. Müslümanın dik duruşunu, eskinin deyimiyle müstekbirlere karşı mustazafların yani zalimlere karşı mazlumların yanında olması gereken tavrını, olması gerektiği şekilde göstermiştir. Akıncıların 12 Eylül cuntası tarafından susturulmasıyla müslümanların savrulması kaçınılmaz olmuş, “İslami” referanslı irili ufaklı çok sayıda sapkın görüş ortaya çıkarak müslümanları ya tamamıyla toplumdan soyutlayarak; İslamı sadece fikri anlamda tartışılması gereken felsefi bir paradigma haline getiren panel, seminer, konferans müdavimi entel mücahitleri veya depolitize olmuş müslüman kitleleri neo-liberal bir anlayışla sisteme entegre etmişlerdir. Bu zaman içerisinde müslümanlar, tüm alanlardan ve mevzilerden çekilerek beşe beş katıp üstüne bir de umre çakan ama kızının erkek arkadaşına karışmayan makam ve zenginlik budalası güruhlar oluşmuştur. Villasının kuş sütü eksik sofrasında zıkkımlanırken bir taraftan da televizyonda Afrika’lı annenin aç çocuğunun üzerindeki sinekleri kovuşunu “vah vah” diyerek seyreden ve Allah’ın “ey mü’minler iman ediniz” emrinin tam da muhatabı olan zavallılar haline gelen bu insanlarla içiçe yaşadıkça ve diğer taraftan tüm dünyada müslümanların can, mal ve ırzlarına olan tecavüzleri gördükçe, tarihe gömüldüğü zannedilen Akıncı hareketin yeniden diriltilmesi ve bugüne, bugünün üslubuyla ve o günkü kadar yiğitçe ama nostalji dünyasında kaybolmadan sunabilmeyi amaçladık. Neden? Çünkü bugün İslam’la ve İslam için karşı mücadele verdiğimiz sistemler içerisinde takva ve zühd sahibi olmak, çizilen sınırlar içerisinde öngörülen hayatı yaşayarak İslamı yaşadığını zanneden, şeyhlerini ve liderlerini mehdi hatta peygamber olarak gören sloganik gençler ile bu sistemleri farklı versiyonlarıyla benimseyen, insanlığa adaleti ve özgürlüğü unutan, vurdumduymaz beş yıldızlı tatil müslümanlarından oluşan bir kitlenin varlığını büyük bir iç huzursuzluğu ile izlemek artık dayanılmaz bir noktaya gelmiştir.
Bir zamanların aksiyoner, dünyanın öbür ucundaki kardeşinin ayağına diken battığında yüreği sızlayan ve Allah yolunda şehadeti en büyük şeref bilen genç nesillerini bugün kapitalizmin cenderesi içerisinde boğulan, salt fiziksel ve akademik gelişimlerini düşünen, etliye sütlüye dokunmadan kendilerine biçilen rollerine odaklanan gençliğe bir ışık, bir bilinç aydınlığı olarak bir kapı aralamak istedik. İşte bunun için bugün Akıncılar Derneği altında mücadele vermeyi, bu cepheden küfrün surlarına tekbirlerle ilerleyebilmeyi –tekrar- arzuladık. Çünkü, bugün etrafa savrulan müslümanları fikir ve eylem birlikteliğinde buluşturmak, onlara, takva ile eylemselliği birleşik bir müslüman kimlik kazandırmak için Akıncılar çatısı altında ve buranın havasıyla, kardeşlik şuurunu yeniden oluşturmayı düşündük. Çünkü bu cephe, Türkiye Müslüman Hareketlerinin en dinç ve aksiyoner simalarını doğuran Metin Yüksel’i, Erdoğan Tuna’yı, Sedat Yenigün’ü ve daha nicelerini ortaya çıkaran köklü bir İslami geleneğin ürünüdür.
Adeta küllerinden doğarak sürekli büyüyen Akıncılar olarak önümüzdeki dönemde Türkiye’nin dört bir yanında şekillenecek teşkilatlarımızla ve bu teşkilatlar bünyesindeki eğitim akademileriyle, üniversite ve sosyal birimleriyle, sapık İslami (!) ideoloji ve akımlara rağmen, itikadi bilinçle ve en önemlisi müslüman kardeşler olabilme şuuruyla gençlerimizi birleştirecek, fikir ve aksiyon bağlamında kendini yetiştiren kadrolarıyla Türkiye’ye ve dünyaya, unutulan değerlerimizi en ideal şekliyle sunacaktır. Akıncılar, tıpkı eskiden olduğu
gibi, bugün yeryüzünün çeşitli coğrafyalarında; Mora’dan Afganistan’a, Burma’dan Bosna’ya, Patani’den Özbekistan’a, Çin’den Irak’a, Filistin’den Ürdün’e kadar zulüm gören, namuslarına el uzatılan, çocukları öldürülen ve bir soy kırıma maruz kalan mazlum müslüman ve dünya halklarını savunmaya devam edecektir. Akıncılar, mazlum halkların çelik yumruğu, zalimlerin ise korkulu rüyası olacaktır. Faaliyet alanlarımız ve metodumuz, çağın her türlü meşru imkanlarını kullanarak müstekbirlerle ve zalim sistemlerle mücadele etmektir. Ama gerektiğinde Metin’ler gibi, Erdoğanlar gibi, Sedat’lar gibi şehadete koşmaktan da asla çekinmeyeceğiz.
Bunun için bugün, akıncı ruhunu yeniden diriltmeyi, yaşamayı ve yaşatabilmeyi arzuluyor bunun için dualarınızı bekliyoruz. Akıncı dergimiz de inşallah bu konuda bizlere fikir ve eylem birlikteliğinde bir ocak olacak, gençlerimize, kalemlerini Allah yolunda sallayacakları yeni bir cephe açacaktır.
Başarmak için imkanımız çoktur çünkü tüm bunlara inancımız tamdır. Bu dava hakkın davasıysa bize yardım edeceğine inanıyoruz.
Akıncı yüreklere selam olsun.
Sitemizi kullanarak KVKK bilgilendirmemizi, çerez kullanım ve gizlilik sözleşmesini kabul etmektesiniz.